M. Fikri, Onur, Berk ve Mehmet cezaevine girerler. Şadoğulları Ailesi, erkeklerin tutuklu yargılanma kararıyla yıkılır. Mehmet’le yaşadıkları bu ayrılığa dayanamayan Gümüş, bu durumla nasıl baş edeceğini bilemez. Ailenin içinde sık sık gerilim dolu anlar yaşanırken, Bahar ve Gökhan, Tarık’la Cevdet’in ilişkisi olduğunu öğrenir. Bahar ve Gökhan, Tarık’ı bulmak için hemen harekete geçerler ama Tarık’ın ihbar gecesi yurt dışına kaçtığı haberiyle dehşete düşerler. Bahar bütün ip uçlarını birleştirerek, her şeyi Tarık’ın planladığını anlar ve ona yardım ettiği için büyük bir suçluluk duyar. M. Fikri ise, Tarık’ın bu işte parmağını olduğunu öğrenince fenalaşır ve hastaneye kaldırılır. Aile bu haberle bir kez daha sarsılır. M. Fikri’nin durumu çok ciddidir. Ölümle yaşam arasında mücadele vermektedir. Evde yas, cezaevinde ise yalnızlıkla geçer günler ve mahkeme günü giderek yaklaşır. Mehmet’in artık hiç umudu kalmamıştır ve başka çözüm yolları düşünmektedir. Gümüş’ün yaşadığı derin üzüntüye dayanamayan Engin ona yardım etmek ve Şadoğluları’nın bu işle alakaları olmadığını ispat etmek ister. Ancak bu durum Bahar’la aralarında çatışmaya yol açar. Gümüş de bu çatışmanın tam ortasında kalır. Bahar ve Gökhan ise, araştırmalarını dört bir koldan sürdürmektedir ama haberler hep olumsuzdur. Enerjileri tükenmek üzereyken, Tarık’a ulaşmanın bir yolu hiç beklemedikleri bir anda karşılarına çıkar. Ama zamanları çok azdır. Mahkeme günü gelip çatmıştır.

Bu sırada Engin’le Gümüş de tam umutlarını kestikleri bir sırada Hidayet’i saklandığı yerde bulur ve mahkemeye yetiştirmeye çalışırlar.Ama Hidayet’e ulaşmayı başaran yalnız onlar değildir. Gümüş ve Engin kendilerini büyük bir tehlikenin içinde bulurlar. Bu sırada duruşma başlamıştır, tanıklar çağırılır. Ama onları kurtaracak tanıklardan gelen kimse olmaz. Mehmet önüne döner, tek bir çözüm vardır. Ya aşkını seçecek, ya da ailesinin geleceğini kurtaracaktır. Derin bir nefes alır, ayağa kalkar ve söz ister...